Kuzey Etiyopya’da küçük bir kasaba olan Lalibela, ülkenin en kutsal ve en saygın yerlerinden biri olarak kabul ediliyor. Etiyopya’da gezilecek yerler arasında belki de en sessiz sakin ve el değmemiş kasaba olan Lalibela’da gerçek Etiyopya kültürünü deneyimleme ve yerlilerle birebir sohbet etme fırsatı elde ediyorsunuz.
Etiyopya’nın Lalibela kasabasına direkt uçuşların olmaması nedeniyle halen daha hak ettiği popülariteyi kazanamamış olması, aslında bir eksiklik değil, aksine büyük bir nimet. Çünkü seyahat etmenin birinci amacı kuşkusuz keşfetmek, bir kültürü tanımak. Bunu tam layığıyla yerine getirebileceğiniz bir yer olan Lalibela’ya Addis Adaba’dan ulaşmanız gerekiyor.
Lalibela Etiyopya‘nın en kültürel ve dini önemi olan kasabalardan biri; aynı zamanda Etiyopyalı Ortodoks Hıristiyanlar için de önemli bir hac bölgesi sayılıyor. Lalibela Kasabası “Yeni Kudüs” olarak biliniyor ve 12. – 13. yüzyıllar boyunca Etiyopya’yı yöneten Kral Lalibela’nın kenti veya Kudüs’ü olarak adlandırıldı. 1187’de Müslümanlar tarafından ele geçirile kasabayı korumak inşa edilen yolu bugün bile görme imkanınız var. Etiyopya gezinize bu eşsiz güzellikteki kasaba ile başlarsanız eğer Etiyopya kültürü hakkında da epey bilgi edinmiş olursunuz.
Lalibela’nın antik kent planlamasında Ürdün Nehri’nin “insan yapımı” bir başka versiyonuna da bulunuyor. Bunun en önemli sebebi ise kasabanın Kudüs’ü temsilen sembolik olarak düzenlenmesi.
Lalibela’yı ziyaret etmenin en etkileyici kısmı, şüphesiz göz kamaştıran monolit kiliseleri gezmek ve fotroğraflamak. Kiliseler dizisi ile ilgili en dikkat çekici bölüm, dışarıdan oyulmuş ilginç kayalar. Bugün halen daha oyuklarınnet bir şekilde görülüyor olması nedeniyle ortaya muazzam fotoğraflar çıkıyor.
Genel olarak, Lalibela’da 11 ana kilise var ve UNESCO Dünya Mirası listesine adını yazdırmış. Kiliselerin iki ana grubu olan Kuzey ve Doğu gruplarındaki kiliseleri mutlaka gezmenizi öneriyoruz. 10 kilisenin dışında bir tane de diğer iki gruptan ayrı yerde bulunan kilise var. Zaman zaman bu kiliseye “yalnız kilise” dendiği de oluyor. Bu kiliseleri ziyaret etmek için gelinebilecek en iyi zaman sabahın erken saatleri. Kiliselerin içini gezmek için bilet almalısınız.Bilet gişesinden veya ofisinden biletinizi almadan önce kaldığınız otelden rehberli turlar hakkında bilgi alabilirsiniz. Rehberle gezdiğiniz takdirde bu 11 kilisenin de tarihi, kültürel ve dini kimliklerini öğrenme fırsatınız olur.
Bazı kiliseler diğerlerinden daha iyi durumda ve daha bakımlı. Kiliseleri dışardan görmek bile başlı başına güzel bir deneyim. Ama içeri girdiğiniz anda bambaşka bir dünyaya adım atıyormuş gibi hissetmeniz muhtemel. Kiliselerin içerisindeki detayları gördükten sonra Lalibela’ya bir kez daha hayran kalacaksınız.
Bu kiliseleri tarif etmek gerekirse; evinizi sağlam bir kaya parçası olarak hayal edin ve sonra çekiçle keskiyi alıp iç kısımlarını oymaya çalışın, tavana kadar kaç yıl sürer, gerisini artık siz tahmin edin. Rehber eşliğinde gerçekleştireceğiniz Lalibela kiliseleri turunda en küçük ayrıntıdan genel bilgilere kadar kiliselerin içerisindeki süslemelerin anlamları, daha önce hiçbir yerde görmediğiniz pencerelerin özellikleri vb. daha birçok bilgiyi öğrenebilirsiniz.
Bazı kiliseler yenilenmiş ve düzeltilmiş durumda, ancak kiliselerin en azından yarısı hala yüzlerce yıldır olduğu gibi doğal ve tüm tamamen orijinalliğini koruyor.
Lalibela’daki tüm kiliseler harika ama bize soracak olursanız, bunlar arasından sıyrılan ve hemen göze ilişen kilise Saint George Kilisesi. Büyük bir volkanik kaya içerisinde bulunan kilise, Lalibela haçı şeklinde oyulmuş. İçeri girmek için, dar geçitleri kullanmanız gerekiyor. Sanki bir mağarada veya yeraltı şehrinde yürüyormuş gibi zorlu bir yolun sonunda muhteşem bir yapı sizleri bekliyor.
Bazı insanların dünyanın 8. insan yapımı harikası dediği Saint George Kilisesi’nin tabanında kutsal su olarak kabul edilen küçük bir vaftiz havuzu var. Kaya duvarlarının kenarlarında, papazların ve diğerlerinin bazen uyuduğu ya da vakit geçirdiği küçük el oyması mağaraları kesinlikle görmelisiniz.
