Tertemiz havası ve atmosferi ile Adriyatik’in en ünlü tatil beldesi olan Budva’da mutlaka görmeden dönmemeniz gereken yerleri 9 madde haline getirdik. Karadağ’ın en popüler turistik destinasyonu, Budva’nın halk arasında bilinen adı ise “Mini Dubrovnik”. Upuzun kumsalları ve berrak deniziyle deniz, kum, güneş üçlüsünü de ziyaretçilerine sunuyor ve bu sayede de hem yaz hem de kış mevsiminde ziyaret edilebilir bir yer haline gelmiş durumda. Ayrıyeten bir liste yapılması gereken Budva plajları, vizesiz tatil yerleri arasında olması, Maldivleri aratmayacak adaları, birbirinden şirin kasabaları, heybetli meydanları ile bu şehir, sizi sizden alacak.
- Sveti Stefan Adası
Açık ara Karadağ’ın en turistik merkezi diyebileceğimiz Sveti Stefan Adası, şehrin 8 km uzaklığında yer alıyor. Sokaklarında yürürken “Arnavut Kaldırımı” şarkısını mırıldanacağınıza garanti veriyoruz. Karaya kısa ve dar bir yolla bağlı olan bu adada 15. Yüzyılın dokusuna sahip Sveti Stefan Adası, Karadağ’ın en fotojenik adası. Budva’ya sadece 15 dakika uzaklıkta bulunan bu adaya minibüs, otobüs, taksi ve benzeri araçlar, ulaşımı sağlıyor.
- Stari Grad- Old Town (Eski Şehir)
OldTown olarak bilinen Eski Şehir de aslında başlı başına bir şehir. Adriyatik Denizi kenarındaki en eski yerleşim yerlerinden biri olan Eski Şehir, daracık sokakları, meydanları, Orta Çağ’dan günümüze kadar gelebilmiş duvar ve kuleleri ile labirent şehir atmosferi sunuyor. Budva’da gezilecek yerler açısından tamamen bir gününüzü bu Eski Şehir’de geçirmeye değer. 67 ve 79 depremlerinden bir hayli etkilenen şehir, yıkık dökük bir görünüme sahip olmasa da bu depremin izlerini hala taşıyor. Eski Şehir’de yöresel Karadağ mutfağından lezzetler sunan restoranlar, farklı konseptlerdeki kafeler, alışveriş için imkanlar ve daha da fazlasını bulabilirsiniz.
- Budva Marina-Budva Limanı
Açık söylemek gerekirse, çok ziyaretçisi olan bir yer değil ama bu Budva Limanı’nın hak etmediği anlamına gelmiyor. Çünkü temiz havası eşliğinde liman boyunca sıralanmış kafelerden birine oturup, kahvenizi yudumlamak, her şeye bedel. Bu arada yaz dönemlerinde bot taksiler, Sveti Nikola Adası’na bu limandan direkt ulaşım sağlıyor.
- Sveti Nikola Adası
Budva’nın yakın bir bölgesinde konumlanan Sveti Nikola Adası, Stefan adası kadar nam salmasa da, Karadağ yerlilerinin uğrak noktası. Ama bizden size küçük bir tavsiye, Budva’ya gitmişken Nikola Adası’nı görmeden dönmeyin. Mini Ayvalık görünümündeki bu şirin adaya ulaşımınızda bot taksi ve sandalları kullanabilirsiniz.
- Petrovac
Sahil kasabaları ile ünlü Budva’nın belki de en çok ziyaretçi alan kasabası, Petrovac’tır. Budva ve Bar arasında bulunan Petrovac, tatilde huzur isteyenlerin mutlaka gidip, birkaç günlüğüne de olsa konaklaması gereken Budva kasabalarından biri. Çam ormanları ile çevrili olan Petrovac’ta olmak, bütün dertlerinizden, insanlardan, hayatın bayağılığından ve şehrin kalabalığından uzaklaşmış hissedeceğinize hiç şüphemiz yok.
- Etnografya ve Arkeoloji Müzeleri
Köklü geçmişi ile adından söz ettiren Budva’da müze gezmek isterseniz, Etnografya ve Arkeoloji Müzelerini gezmeden dönmemelisiniz. Etnografya Müzesi’nde Helenistik döneme ait eserler, vazolar, takılar, Yunan, Romalı, Bizans, Slav ve diğer topluluktan değerli parçalar bulunurken; Arkeoloji Müzesi’nde ise 19. Yüzyıla ait Yunan, Roma ve Bizans topluluklarının eserleri sergileniyor.
- Dans Eden Kız Heykeli
Kesinlikle Budva’nın simgesi ne deseniz, hiç düşünmeden Dans Eden Kız Heykeli deriz. Bilhassa şehri ziyaret edenler tarafından büyük bir popülarite kazanmış olan bu heykel ile bir fotoğrafınız mutlaka olmalı. Heykeli çevreleyen Eski Şehir manzarasıyla bu eşsiz deneyimi yaşamalısınız.
- Roman Necropolis
Tarih severleri tabi ki unutmadık. Tarihi bir alan olan Roman Necropolis, çok tarih meraklısı olmasanız bile ilginizi çekecektir. 50’li ve 80’li yıllarda yapılan kazı çalışmaları sonucunda günümüzdeki halini almıştır. Roman Necropolis’te ortalama 450 kişiye ait seramik eşyalar, takı eşyaları, silahlar vb. bulunuyor.
- Hisar (The Citadel)
TheCitadel adındaki Hisar, Budva’nın çıkabileceğiniz en yüksek noktasında yer alıyor. 1836’da inşa edilen bu görkemli yere giriş ücreti ise sadece 2 avro.